Sansür
kurbanı dev bir düşünür
Roger
Garaudy(Roje Garodi)bir zamanlar dünyanın en ünlü liderleri tarafından büyük
taltiflerle kabul edilirdi.Stalin’den Mao’suna kadar astığı astık kestiği
kestik komünist diktatörler bile onunla görüşmek ve görüşlerini almak için
adeta can atarlardı.De Gaulle’ünden tutun büyük ülkelerin bütün
liderleri,siyaset,sanat,güzel sanatlar,kültür,bilim ve fikir dallarında sivrilmiş,dünyaca
tanınmış bütün şöhretler…Aragon’undan Maurice Bejart’ına,Gaston Bochelard ve
François Maurice Bejart’ına,Gaston Bachelard ve François Mauriac’tan,Paul
Claudel’ine değin en kalbur üstü ünlüler kendisine hürmette kusur etmezlerdi.
Yazdığı
her eser fırtınalar koparırdı.Piyasaya çıkar çıkmaz kapışılır ve düzinelerce
dile çevrilirdi.
Hem
felsefeci,hem estetikçi,hem şair,hem yazar,hem üniversite hocası,hem de
siyasetçi olan bu büyük zat,yazdıklarıyla pek çok alanı kucakladığı için her
kesimden,her akımdan her kişinin dikkatini çekerdi.
Dünyanın
sayılı gazeteleri,en güçlü televizyon kanalları ve radyo istasyonları
Garaudy’yi ağırlayabilmek,ağzından birkaç kelime de olsa bir demeç koparabilmek
için kıran kırana yarışırlardı.
Elliden
fazla esere imza atmıştı.Her biri yayınlandığında bir hâdise olmuş bir çok
eser…Yazarın fikirlerinden asla taviz vermediği,kimsenin hatırı,dünya
menfaati,makam ve mansıp için kalemini eğip bükmediği onca eser.Dev düşünürün
yüz akı,gönül aydınlığı eserler…
Ve
bir gün geldi.1982 yılında İsrail Lübnan’ı işgal edince,Le Monde gazetesinde
tam sayfa zehir zemberek bir bildiri yayımlayarak bu işgali kınadı.’İki tane
Yahudi öldürüldü diye 20 bin Filistinliyi nasıl öldürürsünüz?’ diye
haykırdı.Milyonları arkasına topladı.
İşte
o günden sonra başına gelmedik kalmadı.Avrupa ve Amerika’nın
Siyonistleri,Yahudi ırkçıları toplu saldırıya geçtiler.Medyanın büyük kısmını
elinde tutan bu ırkçı Siyonistler,Garaudy’yi sükût suikastına tabi
tuttular.Hiçbir gazete ve dergide yazdırmadılar,hiçbir radyoda
konuşturmadılar,hiçbir televizyona çıkartmadılar.Garaudy’den bahsetmeye
niyetlenen medyayı susturdular.Kitaplarını satmak isteyen kitapevlerinin
vitrinlerini indirdiler.Kendisini de ölümle tehdit ettiler.
Roger
Garaudy’nin farkı nerede?
Onun ki fırtınalarla dolu düşünce
dünyasında ve geniş bakış açılarının içinde filizlenen Müslüman öznenin
varoluşu ve var olma çabası..
Yönetici, militan ve yoldaş olarak
otuz yedi sene süren Fransız Komünist Partisi tecrübesi…
Antisemitizmle mücadele ederken
siyonizmle de hesaplaşılması için sarf ettiği çabalar…
Batı entelijansiyası İsrail
politikalarını eleştirerek dünyayı hak ve adalete çağırması nedeniyle bütün
eserlerine hatta her sözüne sinsi bir sansür uygulanması…
Yazıları hala akademi dünyasında ve
medyada abluka altında olması…
Suudi Arabistan'daki bir ödül
töreninde; İslam'a bir elinde İncil ötekinde Marks'ın Öğretisi ile girdiğini
söylemesi…
Avrupa'da Hıristiyanların dinleyici
olarak katıldığı bir konferansının başlığın, ‘İslam Peygamberi hz. İsa’ olması…
Marks ve Kierkegaard arasında gidip
gelen bir ruh.
Akıl ve imanın oluşturduğu bir
kimya
Kimya Kuran'dı. ‘Yönümü değil
cemaatimi değiştirdim’ diyordu bu yüzden. Yön, sonuçları ne olursa olsun sadece
hak ve adaleti talep etmek, hayatına istikamet verecek sözün peşinde olmaktı.
Fransız komünistlerinin
ruh mimarı. Hıristiyan öğrenciler birliği başkanı, maddeci bilgi teorisi
sahibi, milletvekili, senatör, profesör, yüz binler oy almış cumhurbaşkanı
adayı… Tüm bunları gölgede bırakan tüm bütün hepsini sıradanlaştıran hakikat:
Müslüman şahsiyet.
İslam’ın kucağına düşen bir entelektüel ve işleyen cesur yürek. “İslamı
seçmek çağı seçmektir. Çünkü İslamiyet bu çağın yegane dinidir. Çağın
ümididir.” diyebilen aktif
ve aktüel bir bilinç.
Benim kitabım Müslümanlar için değildir
Müslümanların
eleştirilerinden bunalan Roger Garaudy “Benim
kitabım Müslümanlar için değildir. Bunu Müslümanlara akıl vermek için değil,
kendi vatandaşlarıma îslamı duyurmak için Yazdım. Bu bakımdan da asıl da, îslam
bizim geleceğimizdir.” Diyerek kendini İslami davette aktif rol oynayanlar ile
aynı kefeye koymayarak,mütevazi ve samimi bir duruş sergilemiştir.
Kendisine çok değiştiniz
diyenlere; kişinin değişmesi varlığını devam ettirmenin bir gereği olduğunu
ifade eder ve ancak aranan doğru bulunmuşsa,o zaman değişme başkalaşma değil
bulunan doğruda derinleşme olacağını vurgular.
‘İsrail,Mitler
ve Terör’ yaraya tuz basan yiğit kalem..
‘İsrail,Mitler
ve Terör’ kitabı ise tuz biber ekti.Bütün foyalarının ortaya döküldüğünü,bütün
kirli çamaşırların meydana serildiğini gören Siyonistler çılgına
döndüler.İsrail,Mitler ve Terör kitabında açık vir suç unsuru bulamayınca,sahte
bir İsrail,Mitler ve Terör kitabı yayınladılar ve Fransız adaletini yanıltarak
kendisini mahkûm ettirdiler.Fakat Garaudy yılmadı.Azim ve gayretle yoluna devam
etti.İşte bu kitap onun hak ve hakikat üzerinde tavizsiz duruşuna gözler önüne
seren bir belge niteliğindedir.
İsrail
Mitler ve Terör
Bu
kitap Fransa’da hiçbir yayınevi tarafından yayımlanmak istenmemiş ve yazar
eserini kendi hesabına bastırmak mecburiyetinde kalmıştır.1982’de yazar İsrail
siyasetini tenkit etmiş,bu tenkit 13 Temmuz 1990 tarihli lanet Gayssot Fabius
kanunu tarafından yasaklanmıştır.Bu kanun Fransa’da İkinci İmparatorluk
döneminin düşünce suçunu yeniden ortaya koymuş bulunuyor.Delilin,ispatın yerini
baskıcı bir kanun alıyor.
Kitabun
başlıklarından bir kaçı şöyle;
-‘Vaad’
efsanesi,Vaad Edilmiş Toprak mı,yoksa Fethedilmiş Toprak mı?
-Teolojik
Efsaneler
-XX.Yüzyılın
Efsaneleri
Niçin
yasaklanmıştır? Çünkü;
Bu
kitap entegrizmlere ayırdığı üç eserden biridir.
Bu
eserde ucu bize dokunan 50 yıllık bir yalanın perde arkası anlatılır.
Bu
eserde efsane veya mitlerin dünya siyesetini nasıl yönlendirdiği sergilenir.
Bu
eserde Ortadoğu’nun terör ateşinin niçin sönmeyeceği açıklanır.
‘İslam’ın
Yükseklişi ve Çökülüşü’ adlı eseri Müslüman entegrizminin merkez üssü olan Suudi
Arabistan’ı gözler önüne serer.Eserde Amerika’nın Ortadoğu’yu istilasındaki
hempası olan Kral Fahd’ı İslamcılığı İslam’ın bir hastalığı haline getiren
‘siyasi fahişe’ olarak takdim eder.
Roma
Katolik entegrizmi hakkında iki eseri vardır: ’Allah’a
ihtiyacımız var mı?’ adlı kitabı Pazar tektanrıcılığına karşı yazılmıştır.
‘Bir din
savaşına doğru mu?’ bu eserlerin ikincisidir.
Üçlü
çalışmasının üçüncü kitabı olan ‘İsrail
Politakısnın Kurucu Efsaneleri’ ise,İsrail’in Allah’ın yerine İsrail
devletini koymaktan ibaret olan politik Siyonizmin sapmasını sergiliyor.Bu
haliyle İsrail devleti dünyanın geçici efendilerinin,yani Batı tipi büyümenin
temel taşı olan Ortadoğu petrollerini sahiplenme gayesi güden Amerika Birleşik
Devletleri’nin batmayan nükleer uçak gemisi konumundadır.
Garaudy
Vakfı Endülüs’te ne yapar?
Torre de la Calahorra (Halen, Roger Garaudy
Vakfı'nın organize ettiği "Yaşayan Endülüs" adlı bir tarih
müzesidir.)
Garaudy Müslüman olduktan sonra
İslam'ın medeniyet seviyesini daha iyi anlatabilmek için bir vakıf kurmuş,
"Roger Garaudy Foundation", ve ‘İspanya' kültür bakanlığının da
izniyle bu kulenin iç dekorasyonunu Müslüman İspanya medeniyetini
ziyaretçilerine en iyi anlatacak estetik ve teknik özellikte düzenlemiş.Bu
vakıf halen ayakta olup Kurtuba’da kendisini ziyaret edenlere namaz kılacak bir
yer dahi olmayan Endülüs’te namaz imkanı sunuyor. Vakfın hanımlarının kendi
elleriyle ürettikleri kermes ürünlerinden alanlar vakfın hayır çalışmalarına
katkıda bulma ve sizi kapıda güler yüzü ile karşılayacak olan Garaudy’nin hanımı ile tatlı ve hoş sohbet imkanı sunuyor…
Endülüs’e yolu düşenler ‘Garaudy
Vakfı’nı mutlaka görmeli.
Hatice
İslamoğlu Erdem Garaudy bir davanın
adıdır dedi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder