28 Ocak 2012 Cumartesi


Sansür kurbanı dev bir düşünür
Roger Garaudy(Roje Garodi)bir zamanlar dünyanın en ünlü liderleri tarafından büyük taltiflerle kabul edilirdi.Stalin’den Mao’suna kadar astığı astık kestiği kestik komünist diktatörler bile onunla görüşmek ve görüşlerini almak için adeta can atarlardı.De Gaulle’ünden tutun büyük ülkelerin bütün liderleri,siyaset,sanat,güzel sanatlar,kültür,bilim ve fikir dallarında sivrilmiş,dünyaca tanınmış bütün şöhretler…Aragon’undan Maurice Bejart’ına,Gaston Bochelard ve François Maurice Bejart’ına,Gaston Bachelard ve François Mauriac’tan,Paul Claudel’ine değin en kalbur üstü ünlüler kendisine hürmette kusur etmezlerdi.
Yazdığı her eser fırtınalar koparırdı.Piyasaya çıkar çıkmaz kapışılır ve düzinelerce dile çevrilirdi.
Hem felsefeci,hem estetikçi,hem şair,hem yazar,hem üniversite hocası,hem de siyasetçi olan bu büyük zat,yazdıklarıyla pek çok alanı kucakladığı için her kesimden,her akımdan her kişinin dikkatini çekerdi.
Dünyanın sayılı gazeteleri,en güçlü televizyon kanalları ve radyo istasyonları Garaudy’yi ağırlayabilmek,ağzından birkaç kelime de olsa bir demeç koparabilmek için kıran kırana yarışırlardı.
Elliden fazla esere imza atmıştı.Her biri yayınlandığında bir hâdise olmuş bir çok eser…Yazarın fikirlerinden asla taviz vermediği,kimsenin hatırı,dünya menfaati,makam ve mansıp için kalemini eğip bükmediği onca eser.Dev düşünürün yüz akı,gönül aydınlığı eserler…
Ve bir gün geldi.1982 yılında İsrail Lübnan’ı işgal edince,Le Monde gazetesinde tam sayfa zehir zemberek bir bildiri yayımlayarak bu işgali kınadı.’İki tane Yahudi öldürüldü diye 20 bin Filistinliyi nasıl öldürürsünüz?’ diye haykırdı.Milyonları arkasına topladı.
İşte o günden sonra başına gelmedik kalmadı.Avrupa ve Amerika’nın Siyonistleri,Yahudi ırkçıları toplu saldırıya geçtiler.Medyanın büyük kısmını elinde tutan bu ırkçı Siyonistler,Garaudy’yi sükût suikastına tabi tuttular.Hiçbir gazete ve dergide yazdırmadılar,hiçbir radyoda konuşturmadılar,hiçbir televizyona çıkartmadılar.Garaudy’den bahsetmeye niyetlenen medyayı susturdular.Kitaplarını satmak isteyen kitapevlerinin vitrinlerini indirdiler.Kendisini de ölümle tehdit ettiler.

Roger Garaudy’nin farkı nerede?
Onun ki fırtınalarla dolu düşünce dünyasında ve geniş bakış açılarının içinde filizlenen Müslüman öznenin varoluşu ve var olma çabası..
Yönetici, militan ve yoldaş olarak otuz yedi sene süren Fransız Komünist Partisi tecrübesi…
Antisemitizmle mücadele ederken siyonizmle de hesaplaşılması için sarf ettiği çabalar…
Batı entelijansiyası İsrail politikalarını eleştirerek dünyayı hak ve adalete çağırması nedeniyle bütün eserlerine hatta her sözüne sinsi bir sansür uygulanması…
Yazıları hala akademi dünyasında ve medyada abluka altında olması…
Suudi Arabistan'daki bir ödül töreninde; İslam'a bir elinde İncil ötekinde Marks'ın Öğretisi ile girdiğini söylemesi…
Avrupa'da Hıristiyanların dinleyici olarak katıldığı bir konferansının başlığın, ‘İslam Peygamberi hz. İsa’ olması…

Marks ve Kierkegaard arasında gidip gelen bir ruh.
Akıl ve imanın oluşturduğu bir kimya
Kimya Kuran'dı. ‘Yönümü değil cemaatimi değiştirdim’ diyordu bu yüzden. Yön, sonuçları ne olursa olsun sadece hak ve adaleti talep etmek, hayatına istikamet verecek sözün peşinde olmaktı.
Fransız komünistlerinin ruh mimarı. Hıristiyan öğrenciler birliği başkanı, maddeci bilgi teorisi sahibi, milletvekili, senatör, profesör, yüz binler oy almış cumhurbaşkanı adayı… Tüm bunları gölgede bırakan tüm bütün hepsini sıradanlaştıran hakikat: Müslüman şahsiyet.
İslam’ın kucağına düşen bir entelektüel ve işleyen cesur yürek. “İslamı seçmek çağı seçmektir. Çünkü İslamiyet bu çağın yegane dinidir. Çağın ümididir.” diyebilen aktif ve aktüel bir bilinç.
Benim kitabım Müslümanlar için değildir
Müslümanların eleştirilerinden bunalan Roger Garaudy “Benim kitabım Müslümanlar için değildir. Bunu Müslümanlara akıl vermek için değil, kendi vatandaşlarıma îslamı duyurmak için Yazdım. Bu bakımdan da asıl da, îslam bizim geleceğimizdir.” Diyerek kendini İslami davette aktif rol oynayanlar ile aynı kefeye koymayarak,mütevazi ve samimi bir duruş sergilemiştir.
Kendisine çok değiştiniz diyenlere; kişinin değişmesi varlığını devam ettirmenin bir gereği olduğunu ifade eder ve ancak aranan doğru bulunmuşsa,o zaman değişme başkalaşma değil bulunan doğruda derinleşme olacağını vurgular.

‘İsrail,Mitler ve Terör’ yaraya tuz  basan yiğit kalem..
‘İsrail,Mitler ve Terör’ kitabı ise tuz biber ekti.Bütün foyalarının ortaya döküldüğünü,bütün kirli çamaşırların meydana serildiğini gören Siyonistler çılgına döndüler.İsrail,Mitler ve Terör kitabında açık vir suç unsuru bulamayınca,sahte bir İsrail,Mitler ve Terör kitabı yayınladılar ve Fransız adaletini yanıltarak kendisini mahkûm ettirdiler.Fakat Garaudy yılmadı.Azim ve gayretle yoluna devam etti.İşte bu kitap onun hak ve hakikat üzerinde tavizsiz duruşuna gözler önüne seren bir belge niteliğindedir.
İsrail Mitler ve Terör
Bu kitap Fransa’da hiçbir yayınevi tarafından yayımlanmak istenmemiş ve yazar eserini kendi hesabına bastırmak mecburiyetinde kalmıştır.1982’de yazar İsrail siyasetini tenkit etmiş,bu tenkit 13 Temmuz 1990 tarihli lanet Gayssot Fabius kanunu tarafından yasaklanmıştır.Bu kanun Fransa’da İkinci İmparatorluk döneminin düşünce suçunu yeniden ortaya koymuş bulunuyor.Delilin,ispatın yerini baskıcı bir kanun alıyor.
Kitabun başlıklarından bir kaçı şöyle;
-‘Vaad’ efsanesi,Vaad Edilmiş Toprak mı,yoksa Fethedilmiş Toprak mı?
-Teolojik Efsaneler
-XX.Yüzyılın Efsaneleri
Niçin yasaklanmıştır? Çünkü;
Bu kitap entegrizmlere ayırdığı üç eserden biridir.
Bu eserde ucu bize dokunan 50 yıllık bir yalanın perde arkası anlatılır.
Bu eserde efsane veya mitlerin dünya siyesetini nasıl yönlendirdiği sergilenir.
Bu eserde Ortadoğu’nun terör ateşinin niçin sönmeyeceği açıklanır.
‘İslam’ın Yükseklişi ve Çökülüşü’ adlı eseri Müslüman entegrizminin merkez üssü olan Suudi Arabistan’ı gözler önüne serer.Eserde Amerika’nın Ortadoğu’yu istilasındaki hempası olan Kral Fahd’ı İslamcılığı İslam’ın bir hastalığı haline getiren ‘siyasi fahişe’ olarak takdim eder.
Roma Katolik entegrizmi hakkında  iki eseri vardır:  ’Allah’a ihtiyacımız var mı?’ adlı kitabı Pazar tektanrıcılığına karşı yazılmıştır.
‘Bir din savaşına doğru mu?’ bu eserlerin ikincisidir.
Üçlü çalışmasının üçüncü kitabı olan ‘İsrail Politakısnın Kurucu Efsaneleri’ ise,İsrail’in Allah’ın yerine İsrail devletini koymaktan ibaret olan politik Siyonizmin sapmasını sergiliyor.Bu haliyle İsrail devleti dünyanın geçici efendilerinin,yani Batı tipi büyümenin temel taşı olan Ortadoğu petrollerini sahiplenme gayesi güden Amerika Birleşik Devletleri’nin batmayan nükleer uçak gemisi konumundadır.

Garaudy Vakfı Endülüs’te ne yapar?
Torre de la Calahorra (Halen, Roger Garaudy Vakfı'nın organize ettiği "Yaşayan Endülüs" adlı bir  tarih müzesidir.)
Garaudy Müslüman olduktan sonra İslam'ın medeniyet seviyesini daha iyi anlatabilmek için bir vakıf kurmuş, "Roger Garaudy Foundation", ve ‘İspanya' kültür bakanlığının da izniyle bu kulenin iç dekorasyonunu Müslüman İspanya medeniyetini ziyaretçilerine en iyi anlatacak estetik ve teknik özellikte düzenlemiş.Bu vakıf halen ayakta olup Kurtuba’da kendisini ziyaret edenlere namaz kılacak bir yer dahi olmayan Endülüs’te namaz imkanı sunuyor. Vakfın hanımlarının kendi elleriyle ürettikleri kermes ürünlerinden alanlar vakfın hayır çalışmalarına katkıda bulma ve sizi kapıda güler yüzü ile karşılayacak olan Garaudy’nin  hanımı ile tatlı ve  hoş sohbet imkanı sunuyor…
Endülüs’e yolu düşenler ‘Garaudy Vakfı’nı mutlaka görmeli.

Hatice İslamoğlu Erdem  Garaudy bir davanın adıdır dedi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder