22 Ocak 2012 Pazar

Afgani’ye çamur atan 'el-Mecelle’ ve ‘et-Tedâmun' dergileri kime hizmet ediyordu?


Afgani’ye çamur atan 'el-Mecelle’ ve ‘et-Tedâmun' dergileri kime hizmet ediyordu?


Ateşli propagandanın hikayesi...
Afgani'yi yanlış tanıtmak için girişilen propaganda kampanyasına hizmet eden 'eş-Şehîd' dergisinin bir makalesinde;
'Amerikan Haberalma Teşkilatı CIA'nın kararıdır.Bu kararı,halkının mallarıyla,gazetecileri ve sahtekarları satın alan rejimler uygulayacaktır.Hedef,ünlü İslami şahsiyet Cemaleddin Afgani'yi gözden düşürmek,aynı zamanda sembollerinden biri Afganî olan ve sürekli güçlenen İslami hareketleri baltalamaktır.'
Afgani'nin insanların gönüllerinde tüm samimiyetiyle yaşadığını bilmemize rağmen,İslam'a ve onun taşıyıcılarına kin kusan gerici rejimlerin,üstteki kampanyada nasıl rol aldıklarını açığa çıkarmak istiyoruz.Bu,söz konusu gerici rejimlerin zulme uğramış halklarına karşı işledikleri diğer çirkin suçlardan daha hafif değildir.
İran'da İslam Devrimi'nin yapılmasından,İslami şuur ve uyanışın İslam ülkelerini sarmaya başlamasından sonra ucuz ve ahlaksız kalemler büyük İslam şahsiyeti Cemaleddin Afganî'ye dil uzatıp iftira etmeye başladılar.Böylelikle Şah Muhammed Rıza hükümeti,Afgani'ye çamur yağdıracak ve onu halkın gözünden düşürecek ama hepsinden çok İmam Humeyni'yi lekeleyecekti..
Arapça yayınlanan 'el-Mecelle' ve 'et-Tedâmun'dergileri büyük İslâm düşünürü Afganî aleyhinde başlatılan kampanyayı yaymayı üstlendiler.Sultanların ve kralların uşağı olan yazarlar,Afganî'nin hayatını lekeleyecek her yalanı,iftirayı yazıyorlardı.
Dergilerden birinin başlığı 'Mısırda Şaibeli bir İranlı' idi.Kuşkusuz derginin yazarı yazısına seçtiği başlıktan daha iğrençti.Diğer başlık ise 'el-Mecelle Afganî Dosyasını Açıyor' şeklindeydi.Bu ifade genelde mahkeme dosyaları için söylenir.Yazar bununla Müslüman okuyucusuna yazısının güçlülüğünü ifade etmeye çalışmıştı.Ama aslında okuyucuya,karanlık bir adamın mahkeme edildiği salona davet edildiğini hissettirmek istiyordu.Sanık Afganî ve düşünceleri hayatıydı.
Dolayısıyla daha işin başında söz konusu yazarın doğruluk ve güvenilirliğine olan inancımız kayboluyor.Yazarın samimi niyetli olmadığını yazısına uygun gördüğü başlıklardan anlıyoruz.
Bu iki dergi Afganî’yi lekelemeye çalışıyorlar.Ancak,yegane kaynakları 1963’de Tahran Üniversitesi’nin yayınladığı bir kitapla bu tarihten sonra yayınlanan bazı yazılardır.Yani ‘Vesikalar!’ kitabı. Kitap adından anlaşılacağı üzere Afganî hakkında vesikalar içeriyor.Ama gerçek şu ki tüm bu belgeler iftiradan ibarettir.
Dergi İngiliz ve Amerikan uşaklığı yapıyor,peki ya bu kitap kime hizmet ediyordu?
Karalama niyeti ile yayınlanan bu kitap;
1.Kitabın yayın tarihi olan 1963 yılı bile söz konusu belgelerin düzmece olduğuna yeterli delildir.1963 yılı İran’da İslâmi bir hareketlenmenin olduğu yıldır.O yıl İmam Humeyni’nin rehberliğinde 15 Haziran ayaklanması denilen büyük bir İslâmi hareket yapılmış on beş bin şehid on binlerce yaralı ve tutuklu verilmiştir.Bu hareket Müslüman İran halkının Şah rejimine karşı verdiği mücadeleler sözlüğüne İslâmi bir çizgi daha çekmiştir.
Bu hareketlerin öncüsü olan Afganî idi.Bu çerçevede Şah Muhammed bu kitabı yayınlamaya ve Afgani ile İmam Humeyni’ye tarihe çamur bırakacak bir leke atmaya karar verdi.
2.Afgani hakkında gerek İranlılar gerekse Batılılar tarafından yazılanların hepsi bu ‘Vesikalar’ kitabının yayınından sonraki tarihe aittir.Ayrıca yazılanların tümü söz konusu kitaba dayanmaktadır.Burada insanın aklına kuşku giriyor;1963’ten önce bu belgeler neredeydi?Neden bu tarihte?Neden bu yazarlar bu tarihten önce bu konuda yazmadılar,Afgani’ye tek bir kelime etmediler.Yoksa birileri tarafından emir mi bekliyorlardı. Niçin kaynak hep aynı kitap ‘Vesikalar!’? Afgani’nin kendi yazılarına yahut hakkında başka yazarlara niçin ağırlık verilmiyor?
Öyleyse bu bir komplodur.O’nu ve O’nun gibi İslam davası uğruna yaşayanları karalamak isteyene Batıcı,İranlı kadroların çirkin iftiralarıdır.
Tüm dergilerin ve kampanyalara dahil olan yazıların dayandığı sahte kaynak kimlerin elinden kimlerin ellerine sunuluyor.Bunu iyi bilmek ve öyle konuşmak lazım. Mazallaah âlimin eti zehirlidir,yiyeni de zehirler,yedireni de..
Bunları niye mi söylüyorum. Biz biliyoruz da siz de bilin ve zehirlenmeyin,zehirlemeyin diye..
‘Bulutlar ne kadar yoğun olursa olsun güneşe zarar veremezler!’


Hatice İslamoğlu Erdem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder