Bu çocuklar
özeldir!..
Bursa’nın ücra köşelerinden birisindeyiz. Uludağ’ın
eteklerine serilmiş bir Huzurevi ve Kaplıkaya Çocuk Esirgeme Kurumu.İkisi de
yan yanalar,kapıya dizilmiş çocuklar, ellerini tutup,başlarını okşayacak bir
ziyaretçi beklemekteler.Yaşlı gözlerle uzaklara bakan o fidan gibi delikanlı
amcalar şimdi ayak uçlarına bakıyor o huzursuz eden Huzurevinde.Yalnızca tel
bir duvar var Yetimhane ile Huzurevinin arasında. Yaşlı amca çocuklardan birine,
‘sana yarın bisküvi getireceğim’ diyor.Henüz altı yaşında bile olmayan çocuk;
‘her gün aynı şeyi söylüyorsun ama..’ diyor..
Şaşkın ve endişeli gözlerle içeri giriyoruz.Vicdanım ve kucağımda ki bebeğimle kendimi çok küçük hissediyorum.Anne
yolu gözleyen çocukların yanına anne olarak girmenin vicdani sorgusu sızlatıyor
yüreğimi. Bakışlarımı kaçırıyorum ve bebeğimin bana ‘Anne!’ diye hitap etmemesi
için dua ediyorum.
Hiç ‘Anne’ kelimesini duymaktan bu denli tedirgin
olmamıştım.
Burası 0-6 yaş grubu çocukların bakıldığı bir Yetimhane.Maddi
ihtiyaçları gideriliyor.Oyun saati oyuncaklar, uyku saati uyku..Her şey
güzel.Askeri bir disiplin hakim yuvada.Günlük programları belli. Aynı disiplin
üzere devam eden sıradan ve sade bir yaşam.Her gün anaokulunda olmak gibi bir
duygu olsa gerek bu. Çocukların başkalarından sevgi ve annelik dilenmekten
başka maddi hiçbir ihtiyaçları yok..Oyun ve oyuncaklar dikkatlerini
çekmiyor.Kapıdan girer girmez bizi karşılıyorlar ve hemen kucağımıza
oturuyorlar. Hiçbir sevgi eli değmemiş saçlarına,ellerine, pamuk yüreklerine
ellerimizi gezdiriyorlar. İçim sızlıyor,içim burkuluyor.
İçimi cız eden binlerce sorudan birkaç tanesi beni daha
fazla düşündürüyor.Çocuklardan ikiz olanları geliyor ve yanıma oturuyorlar.Beş
yaşındalar. Bir tanesi söze başlıyor; ‘Abla!
Aslında benim de annem var biliyor musun?. Bizi buraya bıraktı,işe gitti.Akşam
gelip alacak. Yada yarın gelecek ama annem var!’ diyor. Abisi olan söze
giriyor; ‘Bu bebek sana anne mi diyor?
Onu buraya bırakmaya mı geldin?’ ‘Hayır!’
diyorum. ‘O henüz küçük! Büyüsün belki
bırakırım.’ ‘Burada küçük bebekler de
var,altlarını değişir,mama yedirirler hiç ağlamaz.Ama bırakma.Annesi olmaz
sonra!’ diyor ikizlerden biri. Şaşkınlığım artıyor ve çocuklarda ki o
muhakeme kabiliyeti beni hayrete düşürüyor. O küçük dünyalarında ki büyük hayallerden birini
gerçekleştirebilmek ümidiyle ayrılıyoruz oradan. Ardımızdan el sallayan,yine
gelin diyen, yüreği tertemiz masum bakışlı bebeler kalıyor..
Görünen resmin iç sızlatan kısmı.Bir de resmin görünmeyen
diğer boyutu var.
Kafası ve kalbi doyurulan
bir yetimden neler çıkmaz ki!
Sadece karın doyurmak, uyku ve oyundan ibaret olan bu
çocukların manevi ihtiyaçlarını kim giderecek? Uzakta ki yetimin başını
okşamaya tenezzül etmeyen anneler kendi çocuklarını aşırı ilgiden
zehirlemiyorlar mı?
Yemeğini yarım bıraktı diye arkasından koşturan annelere
seslenmek istiyorum. Gidip de bir bakın o yetim yavrulara.Tabaklarını
bitirmediklerinde niye diye soran birileri var mı acaba.Elinde,yüzünde yarası
olan çocuklardan daha yaralı onların yürekleri.
Yaşamın en zor anlarında yalnız olmak nasıldır; hiç
düşündünüz mü? Babanızın olmaması; size bir kalem, silgi gibi basit bir şeyin
bile alınmaması... Hastalandığınızda, ateşlendiğinizde başınızda kimsenin
olmaması… Sünnet olduğunuzda yapayalnız kalmanız... Genç kızlığa adım
attığınızda yol göstereninizin olmaması... Veli toplantısına sizin için gidecek
kimsenin olmaması… Anılarınızdan ve hatıralarınızdan bahsederken yuva ve
yurttaki anılarınızdan başka anlatacak bir şeyinizin olmaması... Ve gelecek
kaygısı ile çocuk yaşta yüzleşmeniz... “Ne yaparım? Nerde kalırım? Ne yer, ne
içerim?” diye endişelenmeniz…
Bir çoğumuzun görmediği,görmek istemediği bir gerçek bu.Bir
yetimin elinden tutanın Allah elinden tutmaz mı! Allah bir anneye dünyanın tüm
çocuklarına yetecek kadar merhamet vermiştir. O merhameti bir çocuk üzerinde
harcayan anneler çocuklarını sevgi patlamasından kaybediyor bugün. İlgi delisi
olan çocuklardan normal bir davranış sergilenmesi beklenebilir mi? Dozunu aşmış
sevgiler orda burada çar çur edilen bir meta haline geldi.Aşırı sevgi
zehirlenmesi geçiren çocuklar başkalarını da o sevgiyle zehirliyor,kendi
benliği ve bencilliği içinde boğulup gidiyorlar. Birileri birilerinin hakkını
fazlasıyla yerken,birileri hakkı olan sevgiden ve ilgiden uzak,mahrumiyet nimeti
içinde yüzüyor…
Bize düşen, kimlik
aşılamaktır..
Maddi hiçbir şey beklemiyorlar.Sadece gidin,ziyaret
edin.Gönüllü anneler olun. En azından kendi vicdanınız ve ruh dünyanızın
büyümesi için bunu yapın.Ahiretine yatırım yapmak isteyenlere sesleniyorum. Uzakta
geceleri korkan,yastığa başına koyduğunda zihnine ve yüreğine hiçbir sevgi
dokunmamış o kadar çok çocuk var ki.Bilinç ve kimlik aşılayın onlara.Müslüman
şahsiyet modelleri olun.O küçük dünyalarda bir yankı bırakın.O adımı öyle
samimi öyle içten atın ki bunu dünyanın öbür ucunda ki diğer bir yetim de
duysun.Ve ümmetin yetimleri bizim ahirette
ki canlı şahitlerimiz olsunlar.Dilerseniz bir çocuk edinin.Koruyucu aile olun.
Dilerseniz ablalık,ağabeylik yapın.Haftada bir gün ziyaret edin.Devlet bunlara
izin veriyor.Koruyucu aile olmak isteyenler için evlatlık müesseseleri var.İmkanınız
varsa bunu yapın.Rabbimin evlatsızlıkla sınadığı ailelere bu da bir nimettir.
Orada bizim dünyamızdan uzak bir hayat var. Elinden tutmayıp da kötü emellere
alet edilen bu çocukların her birinden en az terk eden anne babaları kadar bizler
de sorumluyuz.Sorumluluğun en büyüğü Allah’a karşı, en küçüğü ise insana karşı
olandır.Bir küçükle iki büyük yapmak istemez misiniz?
O halde başkalarının eline bırakmayın bu çocukları. Bizler yerimizde
sayarken birileri buraları çoktan fethetmiş,bu çocuklar üzerinden planlarını
işletir durumda.Kalbi ve kafası tertemiz olan bu çocukları birileri hergün
kirletmekte.. Düşmanımız bile böyle uyanık davranırken,hayırda koşanlardan
olmamak niye? Allah’ın kendisine şükür
nişanesi olarak verdiği göz aydınlığı eş ve evlatların şükrünü eda etmek için
geç bile kalınmadı mı?
Gelin sizin de biz yetim kardeşiniz,evladınız olsun.Köşe
başlarında solmaya mahkum bırakmayın onları.Unutmayın;
Zekeriya gibi bahçıvanlar olmaya aday olanlar Yahya gibi
yiğitler doğururlar.
Hatice İslamoğlu Erdem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder